“Her İki Taraftan Kurşun Yemek:” Güncel Bir Tarafsızlık Tartışması

Kült İngiliz punk rock grubu Tom Robinson Band, 1977’de yayımlanan ilk albümleri “Power in the Darkness”taki “Better Decide Which Side You’re On”la günümüze sesleniyor:
Siz bütün ezilmiş insanlar
Asıl darbeyi hep siz alıyorsunuz
Şişman kıçlarınızın üstünde oturup
Cepheye gidene kadar
Kabadayılar size sataşana kadar bekliyorsunuz
Bunun bir anlamı yok
Ve yakında çitin üzerinde
Oturacak yer de kalmayacak
Hangi tarafta olduğunuza karar verirseniz iyi edersiniz
Gemi batmak üzere
Eğer sol doğruysa, sağ yanlış demektir
Hangi tarafta olduğunuza karar verirseniz iyi edersiniz
“Power in the Darkness”ın albüm kartoneti bile Tom Robinson Band’in aktivist yanını ifşa ediyordu. Kartonette gruba dair bilgilerin yanında, daha sonradan Rock Against Racism (“Irkçılığa Karşı Rock”) hareketinin manifestosunu oluşturacak metinler de vardı. Topluluk kısa kariyerleri boyunca birçok yardım konserine çıktı ve sonraki yayınlarında da belirli kuruluş ve aktivist kitlelerin iletişim bilgilerini sundu. Tom Robinson Band, 70’lerdeki radikal politik atmosferin öncülüğünü yapan, punktan somut ve faydalı bir şeyler çıkabileceğini kanıtlamaya çalışan bir gruptu. Bahsi geçen parça da dönemin radikal politik kitlelerinin adeta bir marşıydı.
Dolayısıyla yine 1977’de kurulan, öncü İngiliz post-punk grubu Magazine’in “Shot By Both Sides” parçasının “Better Decide Which Side You’re On”a bir yanıt olduğunu düşünmek oldukça cazip gelebilir:
Şu ve bu, hepsi aynı olmalı
Yasal olan gerçek olandır
Anlamam için bana verilenler
Bizzat çaldığım şeylerdir
Kalabalığın kalbine bir solucan gibi sızdım
Neye müsaade edildiğini görmek kanımı dondurdu
Kendimi kalabalıkta kaybetmedim
Her iki taraftan kurşun yemiş bir şekilde
Her şeyin dışına doğru koşuyorum
Aralarında gizli bir anlaşmaya varmış olmalılar
Sinirlerimde yeni kabahatler var
Zamanımı güç kullanarak çalıyorlar
Bağırdıklarında hepsinin sesi aynı geliyor
Ama aslında grubun efsane vokalisti Howard Devoto’nun şarkının sözlerine dair çok daha kişisel bir anekdotu var. Şarkının ortaya çıkmasından birkaç sene önce, o dönemki, sosyalist kız arkadaşıyla yaptığı ateşli bir siyasi tartışmada, Devoto tarafsız duruşunu vurgularken arkadaşı o sözü sarf eder: “Ama en sonunda her iki taraftan kurşun yiyeceksin.” Kız arkadaşının lafı içine öyle işler ki yaşamına dair ideallerinden birini bu tümcede bulur: bir karar vermemeye dair kahramanca duruş. Devoto’ya göre gerçek aydınlanma, paradoksal ve çelişkili olanı hayatın merkezi yapmak, ona tutunmak ve onunla dans etmekti. “İlk bakışta, bu bir korkakça saklanma yeri olarak gözükebilir ama çoğu zaman yaşamak için en zor yerlerden birisidir aslında,” der Devoto durduğu yer hakkında.
“Shot By Two Sides” da bir marş gibiydi ama parçanın duygusal merkezi marşların savunduğu her şeye karşıydı: Dayanışmaya ya da partizanlığa çağıran herkesi reddediyor ve hatta her iki tarafın savlarına yönelik şüpheci bir endişe ifade ediyordu. Parça, yayımlandığı dönem İngiltere’sinin siyasi atmosferini herhangi bir isim vermeden, hiçbir tarafı parmakla göstermeden eleştiriyordu –Devoto’nun idealine uygun şekilde. Bu dönemde, kolektivist Sol kitleler İşçi Partisi’ni yavaş yavaş ele geçiriyor ve girişimcilerin tarafını tutan Sağ da Muhafazakâr Parti’ye hükmediyordu. Krallık daha önceden görmediği bir kutuplaşma yaşıyor, merkezî bir görüşe sahip kişilerin ayaklarını bastıkları zemin, ortasında kaldıkları çapraz ateş içinde giderek yok oluyordu.
Parçanın ve Devoto’nun duruşunun nasıl okunacağı biz dinleyicilere kalmış. Taraf seçmemek burjuva sanat anlayışının yarattığı bir korkaklık belirtisi mi yoksa bireyin farklı olmak için, kitlelerin içinde özgün, yaratıcı sesini duyurabilmek için tercih ettiği asil bir edim mi? Taraf seçip kitlelerle yürümek basit bir holiganlık mı? Ya da tarafsız kalmak sadece güçlü tarafın ekmeğine yağ sürmek midir?
Bahsettiğim şarkının ülkemizin gündemiyle ne kadar örtüştüğü malumunuzdur. Bir sohbet programı sunucusunun –olayın esnasında ve sonrasında– kimseyi memnun edememesini Devoto’nun parçası üzerinden kolaylıkla okuyabiliyorum. Ve ne yalan söyleyeyim, yine ne olay esnasında ne de sonrasında, istemli bir duruş göremediğim için pek asil bir ideal göremedim. Ama hepimiz insanız, hepimiz beklemediğimiz anlarda beklemediğimiz şekillerde sınanabiliriz ve kimseyi de küçümsemek gibi bir niyetim asla yok. Kaldı ki Devoto’nun öncülüğündeki Magazine’in 1978’de İngiliz televizyonunun meşhur müzik programı Top of the Pops’a çıkma hikâyesi de benzer bir sonuca varıyor.
Single olarak yayımlanan “Shot By Both Sides”ın ünü 1978 yılının başında bütün dünyaya yayılmaya başlamışken gruba TV programına çıkma teklifi gelir. İlk başta reddeden Devoto, plak firmaları Virgin tarafından gelen baskıya boyun eğerek ikinci kez gelen teklifi kabul eder. Ama tabii ki televizyonda parçaya dudak oynatmak ona çok sahte geliyor ve sanatıyla savunduğu sahicilik duygusuna son derece zıt geliyordur. O da ondan istenen itaatkârlığa karşı gelmek için BBC makyajcısına yüzünü beyaza boyaması yönünde talimat verir. Ve herkesin ondan glam tarzında bir makyajla çıkmasını beklerken, televizyona meşhur pandomim sanatçısı Marcel Marceau gibi çıkar… Ve bu “sessiz sanatçı” imgesine uygun şekilde, normalde dinleyenlerinin kanını kaynatan bu hızlı parçanın performansında yerinden kımıldamaz.
Sonuç? Top of the Pops’un belki de tarihinde ilk defa, bir grubun albüm satışları programın yayımlanmasının ardından düşer. Tarafların kurşunlarına gerek kalmadan, Devoto bizzat kendisi kurşunu ayağına sıkmıştır. Kararsızlığı (ya da “verdiği kararın arkasında duramaması” diyelim), Magazine’e açacak şöhret ve maddi imkân yolunu bir anda kapatır. Devoto, “O performansa herhangi bir ehemmiyet verebilmemin yolu, içini tamamen boşaltmaktı,” diyerek yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışsa da herkes biliyordur: Hem kendi ideallerini savunan özbenliğini hem de düzeni aynı anda memnun etmeye çalıştığı için başına bu gelmişti.
Merak etmeden duramıyorum… Acaba o sohbet programı sunucusu ne yapacak?
Not: Bu yazı ilk olarak Kahverenkli dergisinin Şubat 2016 sayısında yayımlanmıştır.