2017’nin En İyi Albümleri

Merhaba ahali, senelik olağan “Paslanmaz Kalem İle Yılın Albümleri” kongresine hoş geldiniz. Bu sene PK ekibi olarak, bir kısmımızın da yazarı olduğu ve bu sene “bookazine” formatında hortlayarak ilk sayısıyla 3 baskı yapan Headbang Magazine’in yazarlarıyla beraber hazırladık listemizi. Biz PK olarak zaten rahatsız çocuklarız biliyorsunuz, kıl tüy albümleri listelerimize koyar, gıcık ederiz adamı. Headbang de bize katılınca ortaya cümbüşlü meyve salatası gibi bir şey çıktı, tanıdık isimlerin yanında hiç adını duymadığınız bir sürü grup ve albüm göreceksiniz, çekinmeden girişin, çünkü bir liste ne gerçekten yılın en iyilerini seçmeye ne de ahkam kesmeye yarar; iyi bir listenin tek bir işlevi vardır, okuyana yeni ve heyecan dolu müzikler keşfetmesi için yardım ve yataklık yapar.
2016’nın son ayında Apaçi Ayhan abimizin, 2017 boyunca Chris Cornell‘den Malcolm Young‘a kadar, geçen yıllarda olduğu gibi değerli birçok müzisyenin kaybına tanıklık ettik yine. Bu kayıplar, gündelik hayatlarımızdaki kayıplarımıza bindikçe onları benimser, normal sayar da olduk bir anda. Belki de bizden on beş yirmi yaş büyüklerin hep yaşadığı ve bizim içine yeni girmeye başladığımız bir aşama bu hayatta. Belki bu duruma alışmaktan başka çaremiz yok, çünkü bildiğimiz kadarıyla herkes için tek bir son var. Oraya ulaşana kadar yapılacak en iyi şeylerden biri de müzik dinlemeye devam etmek. Çünkü artık “şeylerin sonuna” doğru koşuyoruz, bundan şüpheniz olmasın. Belki yaşınız gereği, belki artık takip etmek yorduğu için görmediniz ama, yukarıdaki isimler dışında bu sene rock n roll’un mucitlerinden Chuck Berry‘i; hiphop’un en iyi zamanlarının en büyük ilham kaynaklarından biri olan usta davulcu Clyde Stubblefield‘ı; gelmiş geçmiş en özgün caz gitaristlerinden John Abercrombie‘yi de kaybettik. “Bir şeyleri başlatan” nesillerin yavaşça çaktırmadan Valhalla’ya doğru ortadan kayboluşu, sizlerin sırtına önemli bir görev yüklüyor; “Yeni şeylerin” başlamasına ön ayak olmak.
2017’nin en etkileyici yanı bence hem crossover sert müziğin geri dönüşü hem de black ve death metal için çok başarılı albümlerle dolu olmasıydı. “Davasını” satalı yirmi yıl olan Ice T’nin “hacı sen koca gangsta rap’in mucitlerindensin, neden hep dizilerde polis rolündesin?” sorusuna “adamım ben sadece gerçekte olması gereken iyi polisi o eşşek kafalılara anlatmaya çalışıyorum yo” cevabı vererek (nasıl oluyorsa artık o, yerseniz) yeniden gazladığı Body Count, “Bloodlust” ile senenin en iyi crossover metal albümüne imza attı. Ardından gelen Rage Against The Machine klonu Prophets Of Rage de beklenenin üzerinde bir albüme imza atınca ortalık karıştı. Bu dalda, listemizde yer bulamasa da At The Drive In‘in dönüş albümü “Interalia”ya bir göz atın isterim. İşin thrash metal boyutunda Overkill ve Power Trip harika albümlerle kulaklarımızın tozunu alırken; dedelerden Slowdive, gençlerden Soen ve Grave Pleasures bu sene bizi 90’lara kadar şöyle bir götürüp getirdi ki, gençler ipi ilk iki sırada göğüslediklerine göre bizim tayfada o yıllara özlem duyan yazar sayısı fazla demektir. Yıllardır “filler” dolu albümlerle fanları oyalayan Obituary nihayet kendi adını taşıyan albümüyle ilk üç albüm hissiyatını bize yeniden yaşatırken; David Vincent’ın bir önceki albüm “ilümineyşııııın” ile komik hallere düşürdüğü Morbid Angel, yedek frontmani Steve Tucker’ı işbaşına getirerek yılın son gölünü atacaktı fanlara “Kingoms Disdained” ile. Albüm listemizi kıl payıyla kaçırdığı için şunu eklememde fayda var, “Covenant” sevenler bu albümü sakın kaçırmasın. İlk defa yerli ve yabancı albümleri ayırmadan liste yapmamızın sonucu olarak Türkiye’nin death metal’deki gururlarından olan Engulfed, son albümü “Engulfed In Obscurity” ile listemize girdi. Geçtiğimiz yıllarda Dead Congregation’dan Infernal War’a kadar yeraltının en önemli gruplarını ülkemize getiren Mezar Organizasyon’un girişimi ile 2018’de ülkemizde izleme şerefine nail olacağımız Venenum‘un “Trance Of Death” ve genç bir gitarist takviyesiyle uzun yıllar süren orta karar albümler serisine son veren ABD’li Immolation‘ın “Atonement”i ise death metal’in bu yıl parlayan gerçek yıldızlarıydı.
Türkiye’de ise 2016’nın kanlı siyasi gelişmeler ve ölüm haberleriyle bizleri çok büyük bir karamsarlığa terk ederek hayatımızdan çıkmasından sonra, 2017’de her nasılsa müzikal anlamda ülkede bir hareketlenme başlayıverdi. Son 6-7 yıldır uç müzik türlerinde dünyadan oldukça fazla iyi tepkiler alan Kadıköy ve Ankara’lı gruplarımızın belli sert müzik türlerinde gençliğin nabzını tutuyor oldukları bir gerçekti. Bunun üzerine bir de efsane dergi Laneth‘in kurucusu Çağlan Tekil’in düzenlediği “Laneth’li Günler” konserinde yaklaşık dört kuşağı bir araya getiren Pentagram, Kronik, Metalium, Radical Noise ve Razor (Dr. Skull seti ile) ortalığın tozunu atınca, piyasa iyice hareketlendi, yerli grupları yok sayan mekanlar, yabancılar terör yüzünden gelmeye tırsınca bu konser sayesinde onlara sarılır oldular. Yurttan Radikal Sesler Korosu, İstanbul Street Trash konserleri gibi, her türden yeraltı grubunu içeren konsept konserler SALON İKSV’de hep ful çekti. Pentagram, grubun tarihindeki elemanların tamamını kapsayan dev kadrolu akustik turnesi ile sold out konserlere koştu. Yılın ikinci en büyük metal buluşması ise Heavy Stage 6 ile Ankara Noxus’da gerçekleşti. Suicide, Sarinvomit, Diabolizer, Carnophage, Radical Noise, Shabhankra ve daha nice grup salonu tıklım tıklım dolduran 700 civarı seyirciye harika setler sundular. Kadıköy’de Krypts’a eşlik eden Burial Invocation, neredeyse Krypts’dan daha çok ilgi görecekti konser sırasında. İşin komiği metal ve türevleri o kadar “göze batmaya” başladı ki, yıl sonu listelerine iki Türkçe sözlü indie pop bir de hiphop atan köşe yazarları bile arada birer metal albümü anmayı adetten görmeye başladı. 2017’nin son günlerini geride bıraktığımızda en son reunion dalgası, “Tout Va Bien” EP kadrosu ile geri dönen Asafated‘in mini Türkiye turnesi olarak karşımıza çıkıyordu. Bundan sadece on yıl önce ülkede gündemi bar grupları belirlerken, bugün Avrupa turnelerine çıkan Carnophage, Engulfed, Cenotaph, Hellsodomy gibi gruplara ev sahipliği yapıyordu Türkiye. “Türkçe rok” furyası komple çöküşe geçerken, bu yıl yayınlanan Cenotaph (Perverse Dehumanized Dysfunctions), Persecutory (Towards The Ultimate Extinction) ve listemize de giren Engulfed albümleri, türünde dünya çapında fazlasıyla beğenildi. Garip uzatmalı, standartlar üzerine acılı sözler yazan yerli grup furyasının yerini, Dead Man’s Dream, KimKiO ve Ağaçkakan gibi kaliteli indie müzik üreten isimlerin albümleri aldı. İstanbul’un efsane punk grubu TAMPON, Çekya’ya yerleşmiş olan eski üyesi Özge’nin kurduğu PROF SNY Vinyl Records’dan tüm tarihindeki şarkıları içeren harika bir LP olan “Planet Tampon”u çıkardı. Aynı plak firması tam gaz çalışmalarına devam ediyor ve ülkeden birçok grubun ürününü yayınlamaya devam edecek, işe Reptilians From Andromeda‘nın Doomsday 7″i ile başladılar bile. Yine bir başka bağımsız plak firması olan Ironhand Records, ülkemizdeki punk müziğin ilk proto-punk önderi kabul edilen Tünay Akdeniz‘in şarkılarını bir LP’de toplayarak “The Godfather Of Turkish Punk” adı ile yayınladı. Plağın el yakan fiyatlarla yükselişine devam etmesi, zaten formatların “arşiv için arşiv adına” alındığı dönemlerde kasetleri yeniden önemli bir retro format haline getirdi. Punk kolektifi Wargasm, Less’den Poster İti’ne ondan fazla yerli punk grubunun kayıtlarını kaset formatında yeniden basarak çok önemli bir işe imza attı. Sözün kısası, iyi müzik akacak yer bir şekilde buluyordu ülkenin durumu nedeniyle sanat damarları ne kadar tıkalı olursa olsun. Vaziyet o kadar komik bir hale geldi ki, en son Mustafa Topaloğlu, Rob Halford kılığına girmişti bir klipte, siz düşünün artık 2018’de neler göreceğiz..
Son söz olarak şunu ekleyelim, hala “yeni” albümlerin üretildiği, heyecanın eskisi gibi olmasa da azalarak parladığı bu günlerin tadını çıkarın. Çünkü iyi ki yaşınız bugünlere denk geldi ve belki de o görkemin bir kısmını iyi müzik dinlemek için kendinizi zorlar – ve bu liste dahil – sizi sınırlayan her şeyin dışına çıkarak saklı bir çok hazineyi keşfederseniz yakalayabilirsiniz. Mesela belki Engulfed’ın Facebook sayfasına bakarken bir yerden Krypts’i keşfedersiniz ya da Body Count’ın son albümüne göz atarken crossover tarihinin köklerinde Downset’i bulursunuz. Kısacası yol uzun ve zevkli, yeter ki siz eğlenmeyi bilin. Çünkü bundan elli yıl sonrası gerçekten distopik bilim kurgu filmlerindeki gibi olacak. Bozulmadan, tadını çıkarın.
Kerem Onan
Headbang ve Paslanmaz Kalem’e göre
2017’nin En iyi Albümleri:
100 | Comeback Kid – Outsider |
99 | Darkest Hour – Godless Prophets & the Migrant Flora |
98 | Kadaverdisciplin- Death Supremacy |
97 | KING WOMAN – Created in the Image of Suffering |
96 | Neck Deep – The Peace and the Panic |
95 | Run The Jewels – 3 |
94 | Sólstafir – Berdreyminn |
93 | Spirit Adrift – Curse of conception |
92 | The Necks – UNFOLD |
91 | Autopsy – Punching The Grotesque |
90 | Blaze of Perdition – Conscious Darkness |
89 | Byzantine – The Cicada Tree |
88 | Emre Kula – Theory of Change |
87 | Expulsion- Nightmare Future |
86 | Goatwhore – vengeful ascension |
85 | Incubus – 8 |
84 | Sons of Apollo – Psychotic Symphony |
83 | Artificial Brain – Infrared Horizon |
82 | Bloodclot – Up in Arms |
81 | Communic – Where Echoes Gather |
80 | Dool – Here Now, There Then |
79 | FKÜ- 1981 |
78 | The Great Old Ones – EOD: A Tale of Dark Legacy |
77 | Threshold – Legends of the Shires |
76 | Undergang – Misantropologi |
75 | Wintersun – the forest seasons |
74 | ZEAL & ARDOR – Devil is Fine |
73 | Arve Henriksen – Towards Language |
72 | Enslaved – E |
71 | Howls – The Headache |
70 | Liv Sin – Let Me Out |
69 | Maggot Heart – City Girls |
68 | The War on Drugs – A Deeper Understanding |
67 | Veil of Maya – false idol |
66 | BELL WITCH – Mirror Reaper |
65 | Cradle of Filth – Cryptoriana – The Seductiveness of Decay |
64 | Infected Mushroom – Return to the Sauce |
63 | Manchester Orchestra – A Black Mile to the Surface |
62 | Motörhead- Under Cöver |
61 | The Dogs – Death By Drowning |
60 | Vampire – With Primeval Force |
59 | Wolves In The Throne Room – Thrice Woven |
58 | Gary Numan – Savage (Songs From A Broken World) |
57 | Gorephilia – Severed Monolith |
56 | Der Weg einer Freiheit – Finisterre |
55 | Hundreth – Rare |
54 | Integrity – Howling for the Nightmare Shall Consume |
53 | King Gizzard And The Lizard Wizard – Flying Microtonal Banana |
52 | Life of Agony – A Place Where There’s No More Pain |
51 | Propagandhi – Victory Lap |
50 | Septicflesh – codex omega |
49 | Toby Driver – Madonnawhore |
48 | The Black Dahlia Murder – Nightbringers |
47 | Alice Cooper – Paranormal |
46 | Desultory – Through Aching Aeons |
45 | Galactic Cowboys – Long Way Back to the Moon |
44 | Rope Sect – Personae Ingrate |
43 | Steel Panther – Lower The Bar |
42 | Sun of Sleepless – To The Elements |
41 | Dying Fetus – Wrong One to Fuck With |
40 | Paradise Lost – Medusa |
39 | While She Sleeps – You Are We |
38 | Cavalera Conspiracy – Psychosis |
37 | Queens Of The Stone Age – Villains |
36 | Wolfbrigade – Run with the Hunted |
35 | Fen – Winter |
34 | Godflesh – Post Self |
33 | In This Moment – Ritual |
32 | Kauan – Kaiho |
31 | Prophets of Rage – Prophets of Rage |
30 | Converge – The Dusk In Us |
29 | Morrissey – Low In High School |
28 | Jamiroquai – Automaton |
27 | Slowdive – Slowdive |
26 | Accept – The Rise Of Chaos |
25 | Chelsea Wolfe – Hiss Spun |
24 | Europe – Walk the Earth |
23 | Marilyn Manson – Heaven Upside Down |
22 | Immolation – Atonement |
21 | Roger Waters – Is This The Life We Really Want? |
20) Pain of Salvation – In the Passing Day of Light
Doğu Yücel:
Daniel Gildenlöw ve tabii onunla beraber Pain of Salvation ölümün kıyısından döndü, sonra da bu albümle karşımıza çıktılar. Albüm POS’un kariyeri boyunca saptığı tüm yollardan izler barındırıyor. İlk albüm “Entropia”nın çiğ metal’inden, “Road Salt”un retro rock’ına tüm elementler kullanılmış. Sonuçta “mükemmel element” olmasa da POS’un diriliş albümü bu, nasıl en iyilere girmesin!
19) Hard Action – Hot Wired Beat
Utku Usta:
Kulak zarı zımparası Death Toll 80k elemanlarının rock n’ roll konusunda da bu kadar maharetli olacağını kimse tahmin etmezdi sanırım. Finlandiya’nın Hellacopters’a cevabı!
18) Venenum – Trance of Death
Kerem Onan:
Bana bundan on beş yıl önce, death metal 2017 yılında hala hayvanlar gibi icra edilecek ve hem kendini yenileyip hem de köklerine sadık kalmayı becerebilecek deseler, inanmazdım. 90’larda hem yeraltı firmalarının grupları her yıl arka arkaya albüm çıkarmaya zorlaması hem de ABD piyasasının grunge ve alternatif metal furyasından sonra death metal’i yeni bir piyasa rüzgarı olarak sunmak amacıyla şişirmeye kalkmasına şahit olmuş ve türün ölümünün yakın olacağını düşünmüştük. Ama ölüm metalinin yeraltı tayfası sandığımızdan çok daha dirençli çıktı ve neredeyse otuz yıldır hiç kaybolmadan başarı ile icra edilen bir alt tür olarak ayakta kalmayı başardı. Alman panzeri Venenum, türdaşları Tribulation, Vorum gibi gruplarla aynı çizgide, albümün adına oldukça sadık bir şekilde “trans” modunda; güçlü, şarkıları birbirine bağlı ve tek bir seansta ölümü tecrübe eder gibi devam eden harika bir albüme imza atmış. Albümün bütünlüğü, soundun derinliği ve karanlığı tamamen türün konseptine uygun ve sizi sonsuz bir girdabın içine çeken yapıya sahip. Son on yılda yeraltından çıkan grupların müzikte atmosfer yaratırken brutalliği ve sertliği kaybetmeden oyunu kurabilen yetenekli yaklaşımı gerçekten şapka çıkartılacak kadar iyi. Geçen sene bunu ülkemizde de Mezar Organizasyon sayesinde izlediğimiz Blood Incantation’da çok net görmüştük, 2018’de de yeni çıkacak Burial Invocation albümünde göreceğiz. Eğer death metal sizin için arada sırada yapılan bir tercih ise albümden uzak durun, çünkü içine girmesi biraz emek isteyen bir iş “Trance Of Death”, dedim ya, adı üzerinde:)
17) Me and That Man – Songs of Love and Death
Doğu Yücel:
Kim derdi ki Behemoth’un liderinden Nick Cave and the Bad Seeds tarzı bir albüm dinleyeceğiz… Bu açıdan Jeff Walker’ın (Carcass) solo albümüne benzer bir şok durumu söz konusu. Fakat Nergal’in albümü bu şoke ediciliğinin dışında iyi de bir albüm. Ne iyisi, çok iyi bir albüm. Metal, rock, country, western, her neyse, türlerin üstünde, yıllarca dinlenecek şarkılar bunlar, aşka ve ölüme dair…
16) Engulfed – Engulfed In Obscurity
Güray Topaç:
Son yıllarda death metalin tartışıldığı her yerde ilk anılan isimlerden birisi Engulfed oluyor. İlk albümleri de bunun boşuna olmadığının ispatı. 9 parçadan oluşan Engulfed in Obscurity çıtayı çok yükseltmiş, karabulutların ötesinde. “Bana ölümün müziğini çal”ın 2017’deki karşılığı.
15) Obituary – Obituary
Barış Efendioğlu:
Obituary’nin en hızlı ve en iyi albümlerinden birinin adı da Obituary olmalıydı. “Old School Death Metal”in ölmediğini ve ölmeyeceğini ispatlar niteliğinde.
Özgür The Editor:
Bir Obituary albümünde aradığınız her şeyin hakkını veren, “self-titled albüm kötü olmaz” tezimi bir kez daha doğrulayan, yılın en iyi oldschool death metal albümlerinden biri.
14) Moonspell – 1755
Özgür Öğret:
Tamamı Portekizce olan konsept albüm, Moonspell’in inişli çıkışlı diskografisinde kesinlikle üst sıralarda yer alacak. Basit ama vurucu kompozisyonlar ve çok isabetli koro ve klavye kullanımı ile oluşan atmosfer, muhtemelen tek kelimesini anlamadığımız albümü akıcı ve bağımlılık yapıcı kılıyor.
13) Thy Art Is Murder – Dear Desolation
Volkan Atay:
Türün ciddi bir takipçisi olmadığımı belirtmek isterim. Fakat grubun sonuna kadar takipçisiyim, onu da belirtmek isterim. Grubu ve özellikle bu albümü de sadece türün sevenleri ile toplanıp övmekten çok da mutlu değilim. Zira elimizdeki iş extreme müzik takipçilerinin önemli bir çoğunluğuna hitap edecek denli kaliteli bir kumaştan dikilmiş. Grubun yakaladıkları ivmeyi kariyerlerinin en iyisi olduğunu düşündüğüm bu albüme, bu denli müzikal heyecan dolu bir şekilde aktarmış olmalarına şapka çıkarmayalım da ne yapalım. Tarzın klişesine düşmeden hit dolu bir albüm yapmak her platformda alkışlanmalı. Ayrıca şahane konser performanslarına ve albümün Eliran Kantor imzalı kapak çalışmasına da bayıldığımı belirteyim. Ekip gaz pedalına tuğlayı koymuş son sürat gitmekte. Tozunda kalmamanız dileği ile. Sizi atacakları uçurumun kıyısında inersiniz en kötü. İnebilirseniz…
12) Pallbearer – Heartless
Bahar Heper:
Doom fanı olmayanlara bile tavsiye ederim, bunu kaçırmayınız. Melankolik, melodik ve içten. Asabi müziğe ara vermek istediğinizde açın, tatlı tatlı dertlenin. Mutlaka bir şans verin.
11) Power Trip – Nightmare Logic
Bahar Heper:
İnsanlık için küçük, thrash metal için büyük bir albüm. İnsanı thrash’ın ilk günlerine götüren havası nedeniyle büyük isimlere benzetme içgüdünüze yenilmeden dinleyin. Dinledikçe açılıyor namussuz.
10) Trivium – The Sin And The Sentence
Orçun Onat Demiröz:
Trivium, “yeni dalga” Amerikan metalinin en önemli ve en sevilen temsilcilerinden bir tanesi. İlk albümleri Ember To Inferno’yu 2003 yılında yayınlayan Florida’lı grubun, The Sin And The Sentence çalışması 8. albümleri niteliğinde. The Sin And The Sentence’daki melodik kurgu ve progresif yapı Ascendancy-The Crusade dönemlerinden izler taşıyor. Silence In The Snow gibi “vasat” bir albüm sonrasında The Sin And The Sentence “bam bam bam” bastıran bir albüm oldu ve taktik maktik yok dedirtti, yüreklerimize su serpti.
9) Overkill – The Grinding Wheel
Orçun Onat Demiröz:
Overkill, old-school thrash metal’in en ikonik ve en üretken gruplarından şüphesiz. D.D. Verni’nin basslarıyla gümbürdeyen, Blitz’in çiğ vokaliyle zihinlere kazınan bir grup. 80’lerden bu yana aralıksız bir şekilde çalıyorlar, üretiyorlar ve headbang’e doyuruyorlar, sağolsunlar. The Grinding Wheel grubun 18. albümü (dile kolay) niteliğinde. The Grinding Wheel, 2010 yılında yayınlanan Ironbound ile birlikte grubun olgunluk döneminin en bomba işlerinden oldu. Albümün sağlı sollu ataklar halinde gelen riffleri ve bitmek bilmeyen dinamizmi kafa göz yarıyor, “overdose” mutluluk yaşatıyor. Çok yaşa e mi Overkill!
8) Ulver – The Assassination Of Julius Caesar
Emre Karacaoğlu:
7) Arch Enemy – Will To Power
Zeynep Çolakoğlu:
Güç İstenci adı konulan bir albüm bu! Melodiler zihninizde çekiçle felsefe yapmıyorsa duyma yetinizi kaybetmişsiniz demektir.
Özgür The Editor:
2014’te gruba katılan yeni vokalist Alissa White-Gluz ile yakaladıkları kimyayı “War Eternal” gibi harika bir albümle taçlandıran Arch Enemy yeni albümlerinde de ivmeyi düşürmedi ve yılın en iyi albümlerinden birine imza attı.
6) Steven Wilson – To The Bone
Volkan Atay:
Çok yetenekli müzisyenlerin her zaman eserlerine istediği dokunuşları yapamadığını görmekle beraber, kimi zaman da bunu başarmış olmanın farkını her saniyesinden anlayabileceğiniz böyle keyif ürünleri ile karşılaşıyorsunuz işte. Keyif ürünü çünkü kaydın her saniyesinde isteğini başarmış birinin notalar cinsinden izahını duyacaksınız. Harika bir teknik işçilik, zeka dolu besteler ve yılın en iyilerine almaktan hatta en başına da çakmaktan büyük mutluluk taşıyan hayranları ile dolu dolu bir albüm. Kısa süre içinde tüketilip rafa kalkmayacak denli de zamansız.
Steven Wilson’ın kariyerine baktığınız zaman bu albüm içeriğinde bir çalışması yok. Önceki işlerine göre farklı ve değişken bir albüm. Fakat albümü dinlememiş olanların kafasına müziği yabancılayacakları gibi bir durum da gelmesin. Daha çok, dinleyicilerine dönük olan kartvizitinin içerisine bazı şarkılar özelinde pop kimliğinde ajanlar eklediği şeklinde okumak faydalı gibime geliyor. Bunun altından klas ötesi bir şekilde kalktığını görmeye bayıldım doğrusu. Hep söyleyeceğim ki progresif bir kimlikle müzik yapanları değişti diye eleştiren aklı azlardan olmamak lazım. Geniş ufuklu dinleyiciler için reçete önünüzde. Kulağınızın bu seslere ihtiyacı var. Kaçırmayın…
5) Mastodon – Emperor of Sand
Çağlan Tekil:
Önceki üç albümlerine bakınca onların gerisinde ama 2017’de çıkan başka albümlere bakınca da onların çok ilerisinde. En üretken dönemleri, EP’ler, yan projeler havada uçuşuyor. Ne kullanıyorlarsa kafası iyi, sakın bırakmasınlar. Şeytan cezalarını verecek.
4) Body Count – Bloodlust
Barış Efendioğlu:
Bir Body Count albümü her zaman haber niteliği taşır. Bloodlust; sert sözleri, sert sound’u ve dinleyeni hareketlendiren groovy riff’leri ile bir BC klasiğine dönüşecek.
3) Kreator – Gods Of Violence
Çağlan Tekil:
Allahsız kitapsız Mille, Kreator’ın keskin thrash çizgisini melodik heavy’e çevirdiğinde tepki çekeceğini ummuştur belki ama hiç tepki almayacağını kesinlikle düşünmemiştir. Başkası yapsa topa tutardık ama Coldplay’den Tame Impala’ya kadar geniş müzik zevkine sahip Mille baba yapınca bunu da sevdik mk. Güzel albüm açısından kısır 2017’de bu albüme yüksek not verirken hiç elimiz titremedi şeytan çarpsın ki.
Özgür The Editor:
“Satan is real” gibi skandal bir şarkı ile çıkış yapınca albümü önyargı ile dinlemiş olmama rağmen albümün beni içine alması hiç de uzun sürmedi. Mille Petrozza dümeni bu defa başka sulara çevirmiş görünse de bu işi de hakkıyla yapıyor.
2) Soen – Lykaia
Emre Karacaoğlu:
1) Grave Pleasures – Motherblood
Özgür Yılgür:
Grave Pleasures, Beastmilk olduğu zamanları aratmayacak bir albüm sızdırdı kulaklarımıza. Organik ve korkunç bir sound, muazzam bir hikaye anlatımı, şahane bir vokal performansı… Kısacası iyi bir albümde olması gereken her şey, hatta daha fazlasına sahip “Motherblood”. Hal böyleyken yılın en iyi albümlerinden birini çıkartmaları sürpriz olmadı.
Özgür The Editor:
Hanımlar beyler, Headbang ve Paslanmaz Kalem ortaklığıyla seçtiğimiz “2017’nin en iyi albümleri” listesinin en tepesinde yıldızı gururla parıldayan Grave Pleasures dinleyicilerini selamlıyor, hala dinlemeyenler için de keşfedilmeyi bekliyor.