En Az Müzik Kadar Önemli; Müzik Filmleri

Müzik filmlerinin her türlüsünü seviyorum. Dökümanterlerden kısa hikayelerle süslü konser DVD’lerine; müzikal sosu verilmiş romantik komedilerden trajedyalara kadar hepsini. Gelin görün ki diğer yandan, iflah olmaz bir terazi burcu ve genel anlamda dengesiz bir insan olarak, insanı uyaran, rahatsız eden, seslerin ve onların gidebildikleri yerlerin sınırlarını zorlayan, izleyeni de bunu yapmaya zorlayan müzik filmlerini de seviyorum. Az önce Begin Again’i izledikten sonra en sevdiğim müzik filmlerini listelemeye karar verdim ve mümkün olduğunca “karışık” bir liste yapmaya çalıştım. Çok bilinen klasikleri ve dökümanterleri bilerek liste dışında bıraktım. Amacım müzik tarihini en iyi anlatan görselleri paylaşmak ya da tipik bir müzikofilin aradığı sonsuz bilgi kaynaklarına sizi ulaştırmak değil, çoğunuz bunun yollarını zaten biliyorsunuz. Ama yine de bu filmleri izledikten sonra yakaladığınız detaylar ile ilgili dökümanter filmlere yoğunlaşacağınızdan eminim. Mesela “This Is Spinal Tap”i izledikten sonra mutlaka “Anvil: The Story Of Anvil”i ve Metallica’nın “Some Kind Of Monster” dökümanterlerini de izlemelisiniz. Buradaki her filmin karşılığı olan harika belgeseller mevcut, keşfetmesi size kalıyor. Filmlerle ilgili fazla detay vermeyeceğim, kimisi “güzel müzik” için, kimisi “müzikle savrulan hayatlar” için, kimisi de sadece rahatsız etmek için, uyarmak, uyandırmak için. Onları sadece yıllarına göre sıraya koyacağım. Aralarında eğer bir ihtimal kaçırdığınız var ise izlediğinize pişman olmayacağınızdan eminim. Buyrun başlayalım;
This Is Spinal Tap
http://www.imdb.com/title/tt0088258/
Spinal Tap aslında bir “rock parodisi” grubu. En ilginç özelliği, bu film çekildikten sonra adamların müzik üretmeye devam etmiş olması. Bugün hala grubu “gerçek” zanneden bir sürü insan var. Temelde bir “mockumentary” olmasına rağmen, buradaki kurgu karakterlerin gerçek hayata “bulaşması” sebebiyle listeye aldım filmi. O kadar ki, ilk bakışta rock ve heavy metal’in aşağılandığı bir parodi gibi görünmesine rağmen aslında tam olarak bu türlerin içindeki insanların kendileriyle dalga geçebilecek kadar iç dünyaları ile barışık olduğunun en büyük kanıtı film. Ve çok komik :)
[youtube id=”N63XSUpe-0o” width=”620″ height=”360″]The Commitments
http://www.imdb.com/title/tt0101605/
Bir Alan Parker filmi, bir arka mahalle hikayesi. Alan Parker’ı duyunca izleyeceklerinizin arasına kattığınızı varsayıyorum.
[youtube id=”3paf2TLrgsg” width=”620″ height=”360″]Singles
http://www.imdb.com/title/tt0105415/
Singles mükemmel bir film değil, hatta yer yer sıkılacaksınız izlerken. çünkü eğer 90’larda ergenliğinizi yaşamadıysanız filmdeki kötü oyunculuklara katlanmanız için bir sebep yok. Ama açıkçası bu film, grunge çağının özetini en güzel geçen film ve biz 70’lerde doğmuşların onu sevme sebebi Star Wars’ı sevme sebebimizle aynı, tamamen duygusal.
[youtube id=”MX7Lde_DVRU” width=”620″ height=”360″]Velvet Goldmine
http://www.imdb.com/title/tt0120879/
Velvet Goldmine, David Bowie’nin Ziggy Stardust karakterinin “holivudlaştırılmasıyla” elde edilmiş bir müzik polisiyesi. Ewan McGregor’lu Christian Bale’li kadrosuyla da göz kamaştıran film, zamanının en göz ardı edilmiş filmlerinden biri.
[youtube id=”Kqd8ChJ5xLk” width=”620″ height=”360″]Almost Famous
http://www.imdb.com/title/tt0181875/
Eskiden iki büyük hayalim vardı; birincisi müzik dükkanı sahibi olmak, ikincisi de müzik yazarı olmak. İşte Almost Famous bu yüzden çok önemli bir film benim için. Sıradan bir lise öğrencisinin Rolling Stone dergisi adına – filmi izleyince kim olduğunu aşağı yukarı çıkarabileceğiniz – bir rock grubunu turnede takip ediş hikayesini anlatan film, türünün en iyilerinden. Sakın ıskalamayın.
High Fidelity
http://www.imdb.com/title/tt0146882/
Yukarıda yazmıştım ya iki hayalim vardı diye, işte oradaki ilk hayali kurmamın sebebi de bu film. Aslında bir Nick Hornby romanının uyarlaması olan film, karışık kaset hazırlamanın kurallarını açıklamasından John Cusack’ın başrolde ve Tim Robbins ile Jack Black’in yan rollerdeki mükemmel oyunculuklarına kadar her şeyiyle efsane.
[youtube id=”pc3TYIIpOZM” width=”620″ height=”360″]Dancer In The Dark
http://www.imdb.com/title/tt0168629/
Listedeki en ağır filmlerden biri Dancer In The Dark. Björk ve Catherine Denevue ile göz kamaştıran filmin müzikleri tek kelime ile efsane. Kültürel yabancılaşma ve insanın vicdan duygusu üzerine ikili bir izlekte ilerleyen filmin kendi trajedyası içerisinde ağır ağır bir müzikale dönüşüvermesine şahit olmak çok güzel, acı dolu bir duygu. Herkese göre değil ama sınırlarını zorlamak isteyenler için birebir.
[youtube id=”62pLY5zFTtc” width=”620″ height=”360″]24 Hour Party People
http://www.imdb.com/title/tt0274309/
Adını bir Happy Mondays şarkısından alan film, punk sonrası dönemde İngiltere’de indie müziğin (ve onun en önemli bileşenlerinden biri olan “Manchester Sound”unun) gelişmesine en büyük katkılardan birini yaparak Factory Records’u kuran büyük insan, güzel abimiz Tony Wilson’ın hikayesini anlatıyor.
[youtube id=”q2PYyvGFHD8″ width=”620″ height=”360”]Once
http://www.imdb.com/title/tt0907657/
“Akustikli” modasının ekmeği ayağa düşmeden önce çekilmiş harika bir müzikal aşk filmi. Dublin’de geçen bu İrlanda yapımı filmin binlerce “Amerikalı” versiyonundan tek başına çok çok daha iyi olduğunu söylemem gerek. Kaçırmayın.
[youtube id=”I6xIF92OUos” width=”620″ height=”360″]Control
http://www.imdb.com/title/tt0421082/
Post-punk döneminin ve genel olarak tüm müzik tarihinin en ilginç karakterlerinden biri olan Joy Division vokalisti Ian Curtis’in hikayesi. Yönetmen ise müzik dünyasının Metallica, U2, Depeche Mode gibi gruplarla yaptığı işler sayesinde çok yakından tanıdığı Anton Corbjin. Filmin, dönemin “post” atmosferinin griliğini izleyiciye birebir olarak giydiren ve onu içine alan soğuk ve kışkırtıcı atmosferi, onu klasikler arasına sokuyor.
[youtube id=”pO2sJ1QL0a0″ width=”620″ height=”360″]Ex Drummer
http://www.imdb.com/title/tt0812243/
İşte “müzikli sinemanın” A Clockwork Orange’ı. Tamamen deli işi olan bu provokatif filmi sinemada uç olanı sevmeyenlere önermiyorum. Ya da aslında ilk önce onlara öneriyorum, en çok izlemesi gerekenler onlar :)
[youtube id=”USA2E06eLj4″ width=”620″ height=”360″]The Boat That Rocked
http://www.imdb.com/title/tt1131729/
60’lı yılların ortasında klasik müzik dışındaki tüm “uç” türlerin yasaklanmasıyla bir grup DJ, denizin ortasında bir gemiden İngiltere’ye korsan radyo yayını yapmaya başlar ve olaylar gelişir. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Philip Seymour Hoffman’ın başrolünde oynadığı film, müzik hakkında eğlenceli seyirlikler içerisinde en iyilerden biri.
[youtube id=”pyXu0mC38SE” width=”620″ height=”360″]Taking Woodstock
http://www.imdb.com/title/tt1127896/
Efsanevi Woodstock konserini bir şekilde izlemeyen yoktur herhalde ama onun üçüncü bir kişinin gözünden hikaye edilmiş halini kurgu olarak izlemek ayrı bir zevk. Bu filmin sevilmemesinin sebebi, çizgi romanların sinema uyarlamalarının okurlar tarafından sevilmemesi ile aynı olduğunu düşünüyorum. Evet, her ne kadar gerçek hikayeye paralel giden farklı bir hikaye çizse de Ang Lee, sanat eserinin kendisine dışarıdan bakışı “kültürel baskınlık” çizgisinde olmadığında onu aforoz etmeyi seven Batı kültürüne çok ince uçlu güzel iğneler batırıyor filmde. Hem de bunu o kültürü de özümsemiş, normalleştirmiş bir sanatçı olarak başarıyla yapıyor.
[youtube id=”7Iq8z2WDbKo” width=”620″ height=”360″]Sound Of Noise
http://www.imdb.com/title/tt1278449/
Inside Llewyn Davis
http://www.imdb.com/title/tt2042568/
Begin Again
http://www.imdb.com/title/tt1980929/
Begin Again, bir üstteki Coen Kardeşler filmindeki her şeyin tam tersi ve beklenmedik ölçüde başarılı bir film. Film başarısını büyük oranda müzik endüstrisi hakkındaki gerçekleri reddetmeden bir başarı hikayesi yazma fikrine borçlu. En azından bana bu ufak listeyi yaptırarak mutlu ettiği için bile sevebilirim kendisini :)
[youtube id=”uTRCxOE7Xzc” width=”620″ height=”360″]