KORN – En İyi 10 Şarkı

Paslanmaz Kalem ekibi olarak liste yapmayı severiz zaten de, diskografilerine dalıp şarkı seçme aşamasında bu derece zevk veren az grup var hakikaten. Hem çok varyasyonlu yapıları ile müzik üreten hem de üstüne ekleyerek yenilik peşinde koşan azimli müzisyenler ile dolu böyle bir grup söz konusu olunca zevkimiz de keyfimiz de epey yerindeydi anlayacağınız.
Kendileri ne derece memnun bilinmez tabiiki de türdaş grup üretmede bir nevi kök hücre görevi gören organizma bütünü bir grup #Korn. Etki kabiliyetleri ve zaman zaman uğradıkları yersiz omurgasızlıklara rağmen güçlerinin farkında olarak çizgilerinin üzerinden bastıra bastıra geçmekteler. Yola çıktıkları coğrafyaları aşıp derdini bu derece kesin ve ikna edici bir kararlılıkla sunmaya devam etme çabaları da biz kendini iyi hisseden Korn jenerasyonu için her daim takdir konusu. İlk albümlerini yayınladıkları andan itibaren enerji alanlarına çekilip nota üreten gruplar için de ayrı bir gurur kaynağı ve idol konumunda müzik hayatlarını sürdürmekteler. Çok yakında yeni çıkacak albümleri #thenothing ’den şimdiye kadar yayınladıkları parçaları ile bile harika bir albüm geleceğinin sinyalleri önümüzde iken, böylesine büyük bir grubu hizamıza dizip girdiğimiz delikten oldukça memnun müzik madencileri olarak da okuyabilirsiniz bizleri.
Seçkimize dalmadan önce, bu saatten sonra temel amacı grubun kimyasını ve özgünlüğünü en başından anlatmak gibi bir derde girişip sizi de satırlar içinde baymak niyetinde değiliz. Aşağıdaki listenin oluşmasına, kişisel favori Korn şarkılarını bizimle paylaşarak katkıda bulunan başta Ayşe Saran olmak üzere, okuma sabrını gösterecek tüm takipçiler için şimdiden teşekkürlerimizi sunmuş olalım. Korn dinlemeyi sevenler ve bakalım neler seçmişler diyenler için listemize son 5, 4, 3, 2, 1, GO!
Volkan Atay
En iyi KORN şarkıları
10. Did My Time
Çağlar Neçelik: İçinde Angelina Jolie’yi barındıran şaheser klibi olan bu şarkının nakaratı dağlara taşlara haykırılacak kadar gaz ve güzeldir. Şarkının 02:15’den itibaren havası değişir ve tempo düşer. Sonrasında baraj kapaklarının açılıp da suyun havzaya basınçla boşalması misali öfkeyle ‘I did my time’ sözleri defalarca yankılanır.
9. Here To Stay
Çağlar Neçelik: Korn basit aranjmanları, solo içermeyen ve gençleri yakalayan basit ama vurucu sözler içeren şarkılarıyla 90’lı yıllara çok ciddi damga vuran bir grup. Hatta o kadar büyük bir etkidir ki Metallica gibi dev gruplar bile 2000’ler başında solosuz ve daha basit ve öfkeli sözlere yönelmiştir… Bunda en büyük etken tabii ki Korn‘un ön ayak olduğu ‘Nu Metal’ temasının bu denli yükselişte olmasıdır.
8. Alone I Break
Kerem Onan: Ne zaman dinlesem synth ile yazılmış daul partisyonlarının yürüyüşü yüzünden nakarata kadar olan kısmı Michael Jackson’ın “Who Is It”ini hatırlatır “Alone I Break” bana. Geçiş ve nakaratta ise bir anda Jonathan Davis’in Korn‘un karakterinin vazgeçilmez bir parçası olan vokalleri devreye girerek bambaşka sulara taşır bu harika baladı. Davis’in “ergen gerdosu” konseptli sözlerinden çıkıp kocaman orta yaşlı bir adam olarak yapayalnız kaldığı evinde korkunç depresif bir orta yaş krizinde yazdığı “Alone I Break”, belki de bıyıklının gerçek duygularını yansıttığı için midir nedir, hem güncelde fanların en sevdiği şarkılardan biri olmuş hem de eleştirmenlerce albümden çıkan en iyi hitlerden biri olarak anılmıştır. Buna rağmen şarkının MTV Unplugged albümünün playlistinde yer almaması tabir-i caizse skandaldır kanımca.
7. Somebody Someone
Özgür The Editor: Hardcore ve nu metal’e burun kıvırdığımız, God Hates Us All albümü sonrası Slayer’a bile “hardcore olmuş abi yea” diye laf ettiğimiz aşırı saçma ve bugün dönüp bakınca komik gelen tavizsiz metalci gençlik dönemim (90’lar sonu – 2000’ler başına denk geliyor), Radical Noise “Make a wish” albümü sayesinde yıkılan önyargılarım, hardcore ve numetal gruplarını tanıdığım dijital müzik keşfi sonrasında Korn, Deftones, Limp Bizkit, Coal Chamber, Slipknot gibi isimlerin ardı ardına müzik yelpazeme orgazmik zevkler yaşatmaya başladığı dönemler… Ne güzel yıllardı be! İşte Somebody Someone da tam olarak o döneme denk geliyor. Introsunda girip aralarda devam eden küçücük gitar melodisinden adeta çekiç gibi tınlayan arıza bas tonlarına, Jonathan Davis’in deli işi vokallerine, nakarat girişindeki kafa sesine, kısacası saymakla bitmeyecek sebeplerle ilk dinleyişte vurulduğum ilk Korn şarkısı olması… Kişisel listemin zirvesinden hiç inecek gibi durmuyor.
6. Trash
Burak Gülgüler: 1994 – 1998 arasında yayımladıkları 3 albüm ve çıktıkları uzun turnelerin ardından vokalist Jonathan Davis, 1999 çıkışlı “Issues” albümünün kayıtları başlamadan önce rehabilitasyona girer ve kötü alışkanlıklarından arınmaya karar verir. Trash’da da bu dönemdeki yeni başlangıçlardan, vazgeçtiklerinden bahseder Davis…
Bazı dönemlerde hepimizin başına gelir; hayat şartları ya da özel nedenlerden dolayı etrafınızdaki her şey, herkesten uzaklaşır ve keyifsiz günler yaşamaya başlarsınız. İşte böyle günlerde bazı şarkılar, bazı filmler ya da bazı kitaplar hayatınızdaki tüm boktan giden şeylere inat, sizi ayağa kaldırır. Trash’in bünyemdeki etkisi tam olarak budur. Daha fazla uzatmıyorum ve sadede geliyorum; yukarıda bahsettiğim kötü dönemlerden çıkmama yarayan; şahane gitarları ve muazzam vokalleri ile kötü günlerimin fon müziği olan fevkaladenin fevkinin de fevkinde olan Korn şarkısı.
5. Got The Life
4. Blind
Kerem Onan:
İlk Korn albümünün ilk şarkısı “Blind”, 1994 yılında “sound sihirbazı” Ross Robinson’un elinden grubun kendi adını taşıyan debut albümün açılışı olarak taze taze çıktığında, piyasanın “ballı kaymaklı alternatif rock” dünyasında sonraki on beş yıl boyunca “Nu Metal” olarak sakat doğmuş bir isimle anılacak çocuğun da ilk meyvesi olarak tarihte yerini alacaktı. Korn müziğinin tüm uzaktan tanınabilir özelliklerini bir arada paket olarak barındıran şarkı, bir nesilin bu karakteristiği yeni bir “tür” sanması yüzünden, ekmek peşindeki binlerce grup tarafından taklit edilecek formülün de çerçevelenmiş fotoğrafıydı. Numetal ile ilgili sorun, sadece öyle bir türün aslında felsefi ve sosyal altyapı olarak olmaması değildi; Numetalin “takipçilerinin” sorunu, tıpkı kaderdaşı grunge’ın türe basın tarafından eklemlendirilen “sonradan gelenleri” gibi, isminden imajına kadar post modern çağın temel hastalığı olan “sağdan soldan toplanmış” bir “ideal görseller” safsatası olması idi. Tür adını alana kadar Korn, Deftones gibi özgün, karakteri oturmuş maksimum yedi sekiz grubun bugünlere kalacağı, diğerlerinin yok olacağı kesindi. Herkes daha altın günlerindeki “sonraki bomba”yı bekliyor ve ondan öncekilere tekme tokat saydırıyordu. Hızlı tüketilen, hızlıca evrilen teknoloji ile süslenmiş, sindirilememiş sanal gerçeklikler çamuru eşliğinde karılmış bir eğlence piyasası ortamının palyaçoları olmaktan kurtulamadı çoğu grup. Korn, bu anlamda o ortamı hiç umursamadı ve bir parçası olmadı, tıpkı Deftones gibi. Korn ilk iki albümde kendinden önceki alternatif rock devlerini modern pop’a upgrade etti; sonra hiphop ile flörtleşti, ardından da gotik rock sularına girdi ve çok başarılı albümlere imza attı. Korn’un “Untouchables” sonrasına kadar olan kariyeri neredeyse kusursuzdu ve “Blind”, her saniyesiyle bunun haberini erkenden veren mükemmel bir klasikti.
Orçun Onat Demiröz:
Blind; Korn’un kendi adını taşıyan debut albümünün açılış parçasıdır ve Korn ateşini yakan bestelerden biridir. Şarkının girişinde Jonathan Davis öfkeli şekilde “Are you ready?” diye sorarak grubun niyetini, yaşanacakları belli eder. Blind; riffiyle, köprü kısmıyla ve vokal performansıyla çok güçlü bir şarkıdır. İşin ilginç tarafı ise Jonathan Davis bu parçayı aslında Sexart döneminde yazmıştır, Dennis Shinn ve Ryan Shuck ise bestelemiştir. Ancak Jonathan Davis Korn’a katıldıktan sonra beste biraz farklılaştırılarak Korn’un ilk albümünde kullanılmıştır, iyi ki de kullanılmıştır.
3. Make Me Bad
Emre Karacaoğlu:
Korn’a dair bildiğim ve sevdiğim her şeyin kariyerlerinde en ideal ve ustaca harmanlandığı şarkı: Basit ve vurucu bir gitar riffi, naif ama korku filmi müziklerini andıran, rahatsız edici gitar melodileri, Davis’in içindekileri kusması, nefis bir nakarat, grubun hip hopa selam çakan, DJ scratchlerini ima eden breakdown kısmı ve son davul atağıyla giren nakarat ve katarsis anı. Evet, tabii ki fazlasıyla formüle dayalı ama ardında seneler boyu süregelen kan, ter, gözyaşı ve emeğin damıtılmış halini görüp hayran olmamak, şarkıya kapılmamak imkânsız.
E bendeki hisler böyle. Dönem dönem bayılıp akabinde büyük bir keyifle ayıldığımız Issues albümünün en sevdiğim parçalarından birine laf söylendiğinde (parçanın bendeki kıymetinden ötürü) oldukça sevimsiz bir insana dönüştüğümü biliyorum. Bu tripli tavırlarımı düşününce grubu ve bu şahane şarkıyı ne kadar sevdiğimi anlatmak için ihtiyacım olan tek şey parçayı bir daha dinlemek oluyor. Zira grubu dinleyip şarkıyı beğenmeyene oluşan kafa atma isteği enerjimi sağladığım önemli Korn kaynaklarından birisi bu şarkı.
Beni böyle satırlar nedeni ile kötü bir insan olarak hatırlamanızı istemediğimden ötürü efendi efendi övüp dağılalım arkadaşlar. Sonuçta bu beni kötü biri yapmaz, öyle değil mi…?
2. Freak On A Leash
Volkan Atay:
Amerikan müzik endüstrisine kafa atma refleksi ile yapılmış muhteşem bir parça ile karşı karşıyayız. Jonathan Davis denen “bay vokal melodisi tanrısının” da tapınaklardaki yerini sabitleyen büyük bir hit zira kendisi.
Korn mirasını özetleyebilecek en iyi şarkılardan birisi bu parça. En azından şahsım adına bu kararı göğsümü gere gere savunabilme şansını kendimde görüyorum. Artık parşömene mi yazmalı, ne olur ne olmaz diyip özel yalıtımlı bilim odalarında mı gizlemeli, yeraltı sığınaklarına mı göndermeli, zorunlu ders olarak mı okutulmalı bilemem. Bir tek orası biraz karışık işte☺. Seçeneklerin oldukça fazla sayıda çoğaltılabileceği bu gerçek, bir şekilde öznel tercihler içerse de her dönem itibarı verilmesi gerektiğinin bilinci de anıt gibi önümüzde aslında. O derece de önemli buluyorum. Gerek bol ödüllü video klibi olsun (ki o çizimlerde Todd Mcfarlene gibi efsane birinin payı var, abiyi bilen bilir.) gerekse sıfır saniyede yarattığı işitsel ilgi kabiliyeti sayesinde Korn konuşulurken es geçilebilmesi ve seçki dışı kalması mümkün değildi.
1. Falling Away From Me
Can Sarıçoban:
1999 yılının Issues albümünün kült parçalarından olan “Falling Away From Me” üzerine konuşan Jonathan Davis, bu parça ile zamanında kendisinin de müzdarip olduğunu bildiğimiz aile içi şiddeti ve bu kötü muameleden kurtuluşu anlatmak istediklerinden bahsetmiş; aslında kimsenin zorbalık gösteren ebeveynlere katlanmak zorunda olmadığını söylemişti. Açıkçası sözleriyle, vokaliyle, inişli çıkışlı müziğiyle ve Limp Bizkit’ten tanıdığımız Fred Durst’un çektiği başarılı klibiyle grup, anlatmak istediğini fazlasıyla dinleyicilerine aktarabilmiş ve kendisini daha da tanınır hale getirecek başarılı parçalardan birisine imza atmıştı. “Falling Away From Me”nin bugün hala keyifle dinlenebilecek Korn hitlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Emre Karacaoğlu: