Sodom Röportajı: SONBAHARDA SODOM BİR BAŞKADIR!

384
0
Paylaş:
Sodom Röportajı - Paslanmaz Kalem

Sodom’u ilk defa Türkiye’de bir dönem çok moda olan karışık bir toplama kasette dinlemiştim. Yaşı 40 üstü olanlar hemen bu toplama kaseti ve onun nostaljik kapağını hatırlayacaktır. Heavy Metal’e giriş kılavuzu görevini zamanında başarıyla görmüş olan Thrash The Wall adlı kaset, grubun meşhur hitlerinden “Remember The Fallen”ı da içeriyordu. Bilmem bilinçli tercihlerle mi seçilmişti gruplar ama thrash metal’den Motörhead’e kadar geniş bir seçki içeren bu albüm, aslında dinleyenlere “heavy metal hep duyduğunuz o dört büyük gruptan ibaret değil” mesajı veriyordu aslında.

Sodom’un 1989 tarihli klasiği “Agent Orange“da yer alan şarkı grubun soundunun eski okul black metal’den yavaşça daha teknik bir thrash metal formuna evrildiği dönemin başlangıcıydı. Ardından 1992’de yayınlanacak olan ‘Better Off Dead’ ile Amerikan thrash metalinin nakaratlarını teutonic Alman thrash’ine gömerek kariyerlerinin doruk noktasına ulaşacaklardı. Artık grunge ve alternatif rock / metal’in domine ettiği 90’larda da, 00’larda da hiç uzun yenilgi araları vermeden, kararlılıkla çok iyi albümler yayınlamaya devam etti Sodom. Evet Angelripper dışındaki kadro sürekli değişti, evet kimi albümleri belki o dönemin baskın türleri sayesinde hak ettiği ilgiyi görmedi ama Sodom hep bir şekilde yoluna devam etti. Tom Angelripper, Almanya’nın madenci kasabalarından birinden çıkıp onbinlerce insanın ezbere söylediği klasikleri yazarak kendini var eden bu adam, grubunu ve yaşam tarzını hiç bırakmadı, birçok grubun dönemsel etkilerle müzikal olarak “gevşediği” numaraları yemedi, Sodom’u ısrarla olması gereken yerde tuttu. Bu sonbahar ülkemize geleceklerini duyunca, bunu bir de onlardan dinlemek istedik. Turne programları arasında kısa kısa da olsa, sorularımıza cevap vererek bizleri mutlu etti Tom Baba.

2010’da yepyeni bir nesille yeniden heavy metal’in tüm alt türleri ile birlikte müzik dünyasını domine etmesiyle, Sodom’da artık ABD’de konser vermeye gidecek kadar gündeme girdi. Diskografilerini dinleyen çocuklar belki de zamanında haberleri bile olmayan harika albümleri baştan keşfettiler. Zamanında “Tapping The Vein”e “Agent Orange’ın brutal remake’i” diyenler, stüdyolarda One Step Over The Line’lar coverlamaya çalıştılar. Ama önemi yok, çünkü Sodom’a arkadaş lazım hem de daha çok

Sözü burada artık Tom Baba’nın kalemine bırakırken, 21 Eylül 2024’de Ancient gibi yine türünde kült olmuş bir grup ve daha niceleri ile beraber headliner olarak ülkemizde çalacakları Bosphorus Metal Fest‘e dikkatinizi çekmek istiyorum. Orijinal tayfadan Frank Blackfire‘ı da Sodom ile birlikte izleme şansı bulacağımız bu festivalin gizli cevherleri olan Legion Of the Damned ve ülkemizin death metal dalındaki nadide gruplarından Inhuman Depravity‘e de mutlaka bir göz atın. Samael ve Schammasch‘ı da ekleyince, her gün ortalarda yazılıp çizilmeyen grupları bir arada keyifle dinleyebileceğiniz güzel bir gün sizi bekliyor olacak. Şimdi bakalım Tom Baba sizin için neler hazırlıyor İstanbul konserinde, okuyalım.

2024 yılında Sodom hala ısrarla thrash metal icra ediyor ve bütün dünyayı turluyor, hala sapasağlam ayakta ve canlı bir grupsunuz, grubun mirasını ayakta tutabilmenizin ve uzun ömürlülüğünün sırrı nedir?

Angelripper: 42 yıldır buradayız. Bence bu işin sırrı bu müziği hala seviyor olmam. Sodom hayatımın büyük bir parçası ve her zaman da öyle kalacak. Sağlıklı olduğum ve üretebildiğim sürece devam edeceğim. Tabii ki, her partinin bir gün sona ermek zorunda olduğunun da farkındayım..

Sodom’u ilk defa 90’ların başında Thrash The Wall adlı bir toplama kasette dinlemiştim ve o zamandan beri de fanıyım. Ancak geriye dönüp baktığımda grubun kariyerinde birbirinden farklı dönemler olduğunu görüyorum. Kuruluşunuzda neredeyse tüm ekstrem metal alt türlerinin ortaya çıktığı bir dönemdeydiniz ( son 1982 EP’sinde de açıkça belirttiğiniz gibi ) ve ardından nu metal patlamasını atlattınız. Diyelim ki elimizde 16 yaşında potansiyel bir metal savaşçısı var ve Sodom’un her döneminden bir albüm seçmesi gerekiyor. 80’ler 90’lar 00’lar ve 10’lardan hangi dört albümle başlamalı?

Angelripper: Bu soruya cevap vermek zor. Her on yılda grup kendi tarzını geliştirdi ama biz asla başka grupların yarattığı seslerle uyumlu olmak istemedik. Farklı kadrolar nedeniyle albümler her zaman biraz birbirinden farklı tınladı ama temel olarak tarzımız hep aynı kaldı. Ben sanırım 80’lerden “Persecution Mania”, 90’lardan “Get What You Deserve”; 00’lerden “Sodom” ve 10’lardan da “Genesis XIX”i seçerdim.

Photos © Mumpi Kuester

Son yayınladığınız 1982 EP’si ile tüm dünyada yeniden yaşanan heavy metal baharına bir gönderme yaptığınızı düşünüyorum. Sodom da dönem dönem bu işin köklerine kadar giden varlığını yeni nesle hatırlatmaya ve öğretmeye çalışıyor. Fakat ben bunun dışında yeni albümde nasıl şarkılar duyacağımızı daha çok merak ediyorum. Örneğin, Tapping The Vein ve Sodom gibi albümlerin büyük bir hayranı olarak, yeni albümde de Sodom’un ekstrem metale doğru giden yüzünü görecek miyiz?

Angelripper: Sodom’un en ilginç yanı bu, her albüm ve EP birbirinden farklı tınlıyor ama daima aslında yaptığımız şey o ekstrem metal sesini 80’lerin klasik heavy metaliyle birleştirmek. Hayranlarımızın tam olarak ne istediğini çok iyi biliyoruz ve onlar da bunu anlıyorlar. Tabii ki müzikal olarak gelişmeye de devam etmek istiyoruz ama kökenlerimizi inkar etmeden. Yeni albümde de tam olarak bunu yapmaya çalışıyoruz diyebilirim. Fakat şunu da eklemeliyim ki bazı şarkılar bir önceki albümlerden çok daha sert ve bu kez prodüksiyon çok daha güçlü. Heyecanlanabilirsiniz ( Kerem’in notu; evet, cehennem evet, brutale koşacaklar :))

Benim Tank gibi bir heavy metal devi ile tanışmam sizin “Turn Your Head Around” coverınızla oldu. Bu şekilde meşaleyi bir nesilden alıp sonrakine taşıdığınızı düşünüyorum. Peki siz genç gruplar Sodom coverladığında ne hissediyorsunuz, favoriniz hangisi?

Angelripper: Çok hoşuma gidiyor. Bu müziğimizin yeni nesli de etkilediğini kanıtlıyor ve beni çok gururlandırıyor.

Sodom her zaman thrash death black metal gibi ekstrem metal türleriyle klasik heavy metal’i harmanladı demiştik ama bu aşamaya da zaman içerisinde ulaştınız. Başlangıçta erken dönem black metal ile Motörhead’in karması gibiydiniz, ardından thrash metal’in teknik yollarında yürüdünüz ve Tapping The Vein ile Sodom’un daha karanlık yanlarını gördük. Sizi bu karışımı yaratmaya ne motive etti ve bu motivasyon değişti mi ve bu yeni şarkılara nasıl yansıyacak sence?

Angelripper: Her albümde kendimizi kopyalamadan yeni bir şey yapmaya çalışıyoruz. Her on yılın grup üzerinde kendi etkileri var. Yeni şarkılar yazarken hangi yöne gideceğini pek düşünmüyoruz. Ne popüler ne değil ya da diğer gruplar bu aralar ne yapıyor, bunlarla ilgilenmiyoruz. Yeni bir albüme başladığımızda üzerimizde plak şirketi ya da yayıncılar üzerimizde baskı kuramıyor.

Müzikal evrimden hazır bahsetmişken, bugünkü heavy metal sahnesini 80’ler ve 90’lardaki altın çağı ile karşılaştırdığınızda neler görüyorsunuz? Heavy metal’in rock kültürüne eklenerek merkez akıma doğru genişlemesine sebep olan Babymetal gibi gruplar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Angelripper: Günümüzde “metal” olarak adlandırılan grupların çıkardığı şey tam bir saçmalık. Gerçek ve otantik yılları deneyimleyebildiğim için mutluyum. Metal o zamanlar çok özel bir müzikti. Bugün her şey kitlelere ve ticarileşmeye yönelik. Pek çok grup masa başında tasarlanıyor ve bizim uğruna savaştığımız değerlerle hiç bir ilgileri yok.

Müzik endüstrisinde ve günlük hayatımızda yapay zeka teknolojisi kullanımının yaygınlaşmasına ne diyorsunuz? Pestilence son zamanlarda yeni albümlerinin kapağında tamamen AI teknolojisi kullandığı için eleştiriler almıştı. Sony Music, yapay zeka uygulaması sahiplerini izin almadan kullandıkları içeriklerin yasal haklarına dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyardı. Buna Çin, Rusya, ABD gibi dev ülkelerin silah tasarımında yapay zeka kullanmaya başlaması gerçeğini de ekleyince…

Angelripper: Bu bir kabus. Bu şekilde yaratıcılık ve sanat kaybolur. Şimdi bir tıkla herhangi bir app’den müzik ve şarkı sözlerini yazdırabiliyorsunuz, eminim ortalıkta bunu kullanan gruplar vardır. Pek çok grubun canlı performansı da sahte, çalınan müziğin çoğu arkadaki masadan geliyor. Kişisel olarak bunun bir felaket olduğunu düşünüyorum. Başarısıyla biraz gurur duyan herhangi bir müzisyenin bunlardan uzak durması gerekir. Umarım bu konudaki dolandırıcılıkları ortaya çıkaran bir yazılım da geliştirilir. Askeri sektörde yapay zeka kullanımı medeniyetimizin sonu olur.

Konu oraya gelmişken, Ukrayna savaşı Avrupa / Almanya’daki günlük hayatınızı nasıl etkiledi? Savaşın kötülüklerine şarkılarında dikkat çeken bir grup olarak, son Gazze savaşını da eklersek; bu deliliğin nasıl sona ereceğini düşünüyorsunuz? Küresel kültür entegre olmaya başlarken, örneğin bugün neredeyse dünyanın her yerinde bir heavy metal grubu sahne alabilir, Dubai, Tel Aviv, İstanbul gibi, her zaman bir çatışma bu entegrasyonu kesintiye uğratıyor ve dünya soğuk haline geri dönüyor. Bunu dünyayı dolaşan bir müzisyen olarak insanlarda nasıl gözlemliyorsunuz?

Angelripper: Bu kadar çok sayıda çatışma olması gerçekten üzücü. Geçmişte Rusya’da ve her yıl Ukrayna’da çalıyorduk. Ne yazık ki bu artık mümkün değil ( Kerem’in notu: neden ülkemize bu kadar çok metal grubu geliyor, anladık mı şimdi :)) Bana göre dünya artık kontrolden çıkıyor gibi görünüyor, uzun zamandan beri süregelen çatışmalar tekrar tekrar alevleniyor. Sanırım işler daha da kötüleşecek. İsrail / Gazze sorunu için sadece iki devletli bir çözüm olabilir. Karşılıklı askeri birikim ve silah tedariki yoluyla durmadan savaşmak barış getirmeyecek. Sodom’un dünyanın her tarafında fanları var ve her yerde onlar için sahne almak istiyoruz. Böyle giderse bu artık bir hayalden ibaret kalacak gibi görünüyor.

Peki turne hayatı nasıl gidiyor? Sonbaharda ABD’yi ziyaret edeceğinizi öğrendik. Geçtiğimiz dönemde Klash Of The Ruhrpott festivalinde gerçekleşen Teutonic Four ( Kerem’in notu: yani nedir; Destruction, Kreator, Sodom, Tankard; Alman thrash’inin dört devi ) konserinin biletleri duyurulduktan kısa bir süre sonra tükenmişti. O dönemden bu yana Mille ile aranız düzeldi mi? Aynı kadro ile ABD’de turlamak güzel olmaz mıydı?

Angelripper: Bundan sonra da bazı yerlerde birlikte sahne alacağız ama büyük bir Big 4 turnesi olmayacak, her grubun kendi etkinlikleri var, bu yüzden ortak bir tarih bulmak zor açıkçası. Eğer bir organizasyon bu dörtlüyü festivalinde isterse, tabii ki görüşmeye her zaman açığız. ABD’ye gelince orada hala yapacağımız çok iş var. Bu sonbaharda oraya dört konserle geri döneceğiz. Orada çalmak için çalışma izni almak bizler için o kadar da kolay değil, aşılması gereken birçok bürokratik engel var.

Bosphorus Festival’de İstanbul’da headliner olarak sahne alacaksınız, heyecan var mı? ayrıca bu Türkiye’deki ilk konseriniz de değil ama ilk defa farklı nesillerden fanlar bir arada olacak, onlara buradan ne söylemek istersiniz? Mesela setlist grubun tüm dönemlerini kapsayacak mı?

Angelripper: Yıllar sonra yeniden sizlerle birlikte olacağımız için çok mutluyuz. Türk fanlarımızla her zaman temas içerisindeyiz ve destekleri için buradan onlara teşekkür etmek istiyorum. Evet, kariyerimizin tamamını temsil eden bir setlistimiz olacak ama ağırlık eski okul şarkılarda olacak. Fanlarımızın ne duymak istediğini çok çok biliyoruz.

Türkiye’deki önceki konserlerden hatırladığınız bir anınız var mı? Orada görmek istediğiniz herhangi bir Türk grubu var mı?

Angelripper: Fanların coşkusunu ve ortamdaki iyi ruh halini çok iyi hatırlıyorum. Türkiye’de güçlü bir fan tabanımız olduğunu düşünüyorum. Müziğimizin sınırları yok. Hepinizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. O zamana kadar kendinize inanın ve sağlıklı kalın. Yakında görüşmek üzere…

Paylaş:

NELER OLUYOR?

PASLANMAZ KALEM
12 YAŞINDA!

Mart 2024'de 12 yaşına bastık! Yeni yaşımızda daha çok içerik üretmek için durmadan çalışıyoruz. Güncel içeriklerimizden anında haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve Youtube kanalımıza abone olabilirsiniz. Dilerseniz bizi Patreon'dan da destekleyebilirsiniz.